Kapı kapanıyordu ve sonra
tık diye bir ses
Apartman kapıları ve
çıkardıkları sesler.. Hatırlar mısınız? Çocukken böyle bir ses vardı, aşağıdan
kapıyı çalardınız, mekanik sistemden tzank! diye bir ses gelir, yukarıdan biri
kapıyı açmış olurdu. İlk hatırladığım apartman kapısıdır bu, Yusuf Doğan
Caddesi Fidan Apt. Genellikle kapalı olduğunu, babamın her konuda olduğu gibi
bu konuda da dikkatli olduğunu hatırlıyorum. Arkadan gelen kapatmayı unutmuşsa,
işaret eder kapattırırdı.
İzmir, sıcak olur havalar
bir anda, bir büyük taş bulunur o apartman kapısının önüne konurdu, aylardan
Mayıs olsa gerek. Gündüz çoluk çocuk zırt pırt iner çıkar. Akşam galiba yine
kapalı olurdu. Metal bir kulbu vardı gümüş grisi, galiba çerçevesi de mavi
demir, içi epey ince desenli buzlu bir camdı. Hatırayı çok zorlamak lazım. Güvenlik
amaçlı bir kapı değilmiş yeni anlıyorum şimdi düşündükçe. Hele daire kapıları
hiç güvenli değildi. Yağlı beyaz badanalı ahşap kapılar. 1.63 boyumla bir omuz
atsam bugün kırarım. Haziran, Temmuz millet pişer, bu kapılar da tamemen
açılırdı üst katlarda. 3.katın ve 4.katın bir komün hayatı yaşadığını
hatırlarım, kıskanırdım. Galiba iki daire arasına minder atılır, “ceryan”dan
yararlanılırdı. Kapıların formalite icabı olduğu bir yermiş...
İstanbul Boğaziçi
Üniversitesi yurtlarında kapı, karşısında kendi halinde bir güvenlik
görevlisinin bazen oturduğu bazen de saatlerce sırra kadem bastığı, formaliteyi
de geçmiş bir mimari özelliğe indirgenmişti. Hiç kilitli görmedim bu kapıları,
itersin yerdeki süpürgelikle birlikte ağır ağır içeriye açılır, sen bir hışım
geçtikten sonra hızla geriye gider, bir iki kez sallandıktan sonra dengesini
bulurdu. Kilit yok, kapı olur mu? Başka üniversitelerde okuyan arkadaşlar buna
epey özenirlerdi hatırlıyorum. Sizin yurtta nasıl kalıcaz diye bütün gün
tedirgin geçer, eller kollar sallanarak yurda girilir, kimse görmeden girmiş
olsa bile misafir rahat edemez, orada kaldığı anlaşılırsa diye geceyi rahat
geçiremezdi.
Bir Rum apartmanı,
Cihangirde, kapısı heybetli, bakımlı. Rumluk kapı zillerinde yazmaz veyahut
oymalı harflerle daire kapılarda. Ama faturalarda yazar, benimki İstemat, pale
varilci, Ortaköylü. Anahtarla hafif eğilerek açarsın apartman kapısını -galiba
bu kapıyı bana kimse açmadı, açılış sesi aklıma gelmiyor bir türlü-, ağırdır,
iterek içeri girersin, nemli bir serinlik hissi yüzüne çarpar. Hemen yukarı
kıvrılan merdivenler başlar, geriye doğru usulca kapanan kapı bu merdivenlerin
üçüncü dördüncü basamağındayken bir tık sesi ile usulca durur, dili yerine
yerleşmiştir. Misss. Bu apartmanda merdivenleri yıkayan kadın dışında uzun
aylar kimseyi görmedim. Bir tek giriş katın penceresindeki perde sokaktan geçen
biri olunca hareketlenirdi, yaşlı bir kadındır herhalde.
Güneşli Sokakta güneşli bir
gündü, üzeri iri çiçek desenli lacivert şifon bir elbise gördüm önümde, boyu
dizin epey altında, krem rengi ökçeli ayakkabılar, ince çorap giymiş genç
adımlar. ve yukarı baktım, bir merak kimdir diye. şapka takıyordu, yuvarlak
krem rengi, kalıplı kurdeleli şapka. Başka bir zamandan kalan bir feminen özen
olsa gerek. Yine ökçeli, çoraplı ve bu sefer tayyörlü bir yaşlı kadın yanında.
Saçlar yapılı ve üstünde yine şapka. Bir sepet var mıydı ellerinde? Parkı
geçtikten sonra benim sokağa saptılar, ben de arkadan, kaygısız. Bizim
apartmanın kapısına yöneldiler ve yaşlı kadın kapıyı açtı.
Kapı yavaş yavaş
kapanırken ben tuttum ve girdim. Galiba belli belirsiz bir gülümseme oldu,
yaşlı kadın daha ilk basamaklardaydı. Dengesi bozulmuş kapının ben tutunca, kim
tahmin edebilirdi ki... Kapanmasını beklemeden ilk basmaklardan geçiyordum,
kadın can havliyle geri döndü, tık sesi gelmemişti:
-Paidi mou, tha mas
skotosan. (Yavrum bizi öldürürler)
Pardon diyip indim,
kapıyı kapattım, tık etti. Kadın uzun süre herhalde Rum olmadığımı düşünerek,
ama biraz da anladığımı bilerek, hem sözleriyle, hem elleriyle anlattı,
kapıların nasıl kırıldığını. Belki o kapının, belki o apartmanın, belki o
kadının, belki İstemat’ın bilemedim, soramadım ama kapıları kırılmıştı,
ölmekten korkmuşlardı. Hiç düşünmemiştim kapıları o ana kadar.
Benim için Rumluk kapının
o tık sesini bekleyen kadındır.
No comments:
Post a Comment