Thursday, April 26, 2012

BİR ÖYKÜ


Kapı kapanıyordu ve sonra tık diye bir ses
Apartman kapıları ve çıkardıkları sesler.. Hatırlar mısınız? Çocukken böyle bir ses vardı, aşağıdan kapıyı çalardınız, mekanik sistemden tzank! diye bir ses gelir, yukarıdan biri kapıyı açmış olurdu. İlk hatırladığım apartman kapısıdır bu, Yusuf Doğan Caddesi Fidan Apt. Genellikle kapalı olduğunu, babamın her konuda olduğu gibi bu konuda da dikkatli olduğunu hatırlıyorum. Arkadan gelen kapatmayı unutmuşsa, işaret eder kapattırırdı.

İzmir, sıcak olur havalar bir anda, bir büyük taş bulunur o apartman kapısının önüne konurdu, aylardan Mayıs olsa gerek. Gündüz çoluk çocuk zırt pırt iner çıkar. Akşam galiba yine kapalı olurdu. Metal bir kulbu vardı gümüş grisi, galiba çerçevesi de mavi demir, içi epey ince desenli buzlu bir camdı. Hatırayı çok zorlamak lazım. Güvenlik amaçlı bir kapı değilmiş yeni anlıyorum şimdi düşündükçe. Hele daire kapıları hiç güvenli değildi. Yağlı beyaz badanalı ahşap kapılar. 1.63 boyumla bir omuz atsam bugün kırarım. Haziran, Temmuz millet pişer, bu kapılar da tamemen açılırdı üst katlarda. 3.katın ve 4.katın bir komün hayatı yaşadığını hatırlarım, kıskanırdım. Galiba iki daire arasına minder atılır, “ceryan”dan yararlanılırdı. Kapıların formalite icabı olduğu bir yermiş...

İstanbul Boğaziçi Üniversitesi yurtlarında kapı, karşısında kendi halinde bir güvenlik görevlisinin bazen oturduğu bazen de saatlerce sırra kadem bastığı, formaliteyi de geçmiş bir mimari özelliğe indirgenmişti. Hiç kilitli görmedim bu kapıları, itersin yerdeki süpürgelikle birlikte ağır ağır içeriye açılır, sen bir hışım geçtikten sonra hızla geriye gider, bir iki kez sallandıktan sonra dengesini bulurdu. Kilit yok, kapı olur mu? Başka üniversitelerde okuyan arkadaşlar buna epey özenirlerdi hatırlıyorum. Sizin yurtta nasıl kalıcaz diye bütün gün tedirgin geçer, eller kollar sallanarak yurda girilir, kimse görmeden girmiş olsa bile misafir rahat edemez, orada kaldığı anlaşılırsa diye geceyi rahat geçiremezdi.

Bir Rum apartmanı, Cihangirde, kapısı heybetli, bakımlı. Rumluk kapı zillerinde yazmaz veyahut oymalı harflerle daire kapılarda. Ama faturalarda yazar, benimki İstemat, pale varilci, Ortaköylü. Anahtarla hafif eğilerek açarsın apartman kapısını -galiba bu kapıyı bana kimse açmadı, açılış sesi aklıma gelmiyor bir türlü-, ağırdır, iterek içeri girersin, nemli bir serinlik hissi yüzüne çarpar. Hemen yukarı kıvrılan merdivenler başlar, geriye doğru usulca kapanan kapı bu merdivenlerin üçüncü dördüncü basamağındayken bir tık sesi ile usulca durur, dili yerine yerleşmiştir. Misss. Bu apartmanda merdivenleri yıkayan kadın dışında uzun aylar kimseyi görmedim. Bir tek giriş katın penceresindeki perde sokaktan geçen biri olunca hareketlenirdi, yaşlı bir kadındır herhalde.

Güneşli Sokakta güneşli bir gündü, üzeri iri çiçek desenli lacivert şifon bir elbise gördüm önümde, boyu dizin epey altında, krem rengi ökçeli ayakkabılar, ince çorap giymiş genç adımlar. ve yukarı baktım, bir merak kimdir diye. şapka takıyordu, yuvarlak krem rengi, kalıplı kurdeleli şapka. Başka bir zamandan kalan bir feminen özen olsa gerek. Yine ökçeli, çoraplı ve bu sefer tayyörlü bir yaşlı kadın yanında. Saçlar yapılı ve üstünde yine şapka. Bir sepet var mıydı ellerinde? Parkı geçtikten sonra benim sokağa saptılar, ben de arkadan, kaygısız. Bizim apartmanın kapısına yöneldiler ve yaşlı kadın kapıyı açtı.

Kapı yavaş yavaş kapanırken ben tuttum ve girdim. Galiba belli belirsiz bir gülümseme oldu, yaşlı kadın daha ilk basamaklardaydı. Dengesi bozulmuş kapının ben tutunca, kim tahmin edebilirdi ki... Kapanmasını beklemeden ilk basmaklardan geçiyordum, kadın can havliyle geri döndü, tık sesi gelmemişti:
-Paidi mou, tha mas skotosan. (Yavrum bizi öldürürler)

Pardon diyip indim, kapıyı kapattım, tık etti. Kadın uzun süre herhalde Rum olmadığımı düşünerek, ama biraz da anladığımı bilerek, hem sözleriyle, hem elleriyle anlattı, kapıların nasıl kırıldığını. Belki o kapının, belki o apartmanın, belki o kadının, belki İstemat’ın bilemedim, soramadım ama kapıları kırılmıştı, ölmekten korkmuşlardı. Hiç düşünmemiştim kapıları o ana kadar.

Benim için Rumluk kapının o tık sesini bekleyen kadındır.  

No comments:

Post a Comment