Tuesday, October 11, 2022

Saatleri Ayarlama Enstitüsü - Ahmet Hamdi Tanpınar

 Neden okuruz? 

Buna verilecek bir çok yanıtımız vardır. Ben disiplinli bir şekilde Türkçe edebiyat okuyorum. Bunun  nedenlerinden biri de en iyi bildiğim dilde temel eser sayılabilecek bazı kitaplar konusunda fikir sahibi olmak, temel eğitimimi tamamlamak. Normalde gelişmiş bir ülkede büyük yazarları lise düzeyinde öğrenciler okur ve bu eğitim genç yaşta okulda verilir. Maalesef Türkiye'de edebiyat eğitimi öğrencilere her yazardan pasaj okutup bir tek temel eser okumadan çocukları mezun ettiği için bize de bu eğitimi ileri yaşta dışsarıdan tamamlamak düşüyor. 

Bu gazla (doğru düzgün bir insan burada bu saikle derdi) bugüne kadar okuduğum yazarlardan ilk akla gelenler Oğuz Atay, Sabahattin Ali, Ahmet Hamdi Tanpınar, Vedat Türkali, Yaşar Kemal. Düşünün bu yazarlardan bir tanesinin bile kitabını okutmayan bir eğitim sistemi var. Bunlardan mesela Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar'ını keyifle okudum ama hiç anlamadım. Ahmet Hamdi Tanpınar'dan Huzur'u da aynı şekilde. Bu tip kitaplar gerçekten lise veya üniversite seviyesinde rehberle okunacak kitaplar. Bir bağlama oturtmak gerekiyor, edebiyat tarihinde nereye düşüyor, nelere referans veriliyor. Yoksa hoşça vakit geçirmekten başka hiçbir işe yaramıyor ve hemen unutuluyor. Vedat Türkali'den Bir Gün Tek Başına'yı Türkiye'de sol hareketin tarihini az çok bildiğim için ve Yaşar Kemal ideolojiler ve bağlamlar üstü yazdığı için nispeten daha kolay anladım ve okudum. 

Burada son okuduğum Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nü ayrı bir yere koymak istiyorum. Yine aman bu adı çok geçen kitap hakkında cahil kalmayayım kafasıyla okuduğum kitabın göndermelerini tam anlayamadığım halde, buradaki modern ulus devlet eleştirisi o kadar iyi yapılmıştı ki, kitabın son 150 sayfalık bölümünü neredeyse bir solukta okudum. Eric Hobsbawm Geleneğin İcadı'nda (1983) Benedict Anderson Imagined Communities'te (1983) ulus devlet ve onun kendi tarihsel gerçekliğini yaratması zorunluluğu ile ilgili ne anlatıyorsa Tanpınar bu kavramları 1961 yılında yayınlanan bu romanda öyle bir işlemiş ki bu kitabı bundan yüz sene bile herhangi bir Türkçe okuru rahatlıkla anlayabilir. Hiçbir referansa bakmadan ve rehbersiz okuyup anladığım bu kitabı çok sevdim.