Tuesday, January 26, 2010

Balyoz uzerine

Balyoz haberlerinde geçen, askerin stadyumda 200.000 insanı toplama planını okuyunca aklıma Costa Gavras'ın "Missing" (1982) filmi geldi... Şili'de 1973 darbesinde "kaybolan" bir ABD vatandaşı Charlie Horman'ın hikayesinin anlatıldığı bu filmde tutuklular ordu tarafından bir stadyumda toplanmıştır. Charlie'nin kız arkadaşı ve babası Amerika'daki bağlantılarını kullanarak bu stadyuma girme izni alırlar. Baba, oglunun orada olması umuduyla eline mikrofon alarak stadyumdaki kalabaliga seslenir ama ses gelmez. Müthiş güvenlik önlemleriyle korunan bu futbol stadyumunda tribünlerde bekleyen tutukluların olduğu bu sahne beni cok etkilemisti.
Balyoz planı ile ilgili düşüncelerime gelince, Türkiye'de askerin mütemadiyen darbe planı hazırladığını ama konjonktur elvermedigi ve yeterli destek olmadigi icin yapamadığını düşünüyorum. Bu durum üzücü çünkü 2002 yılından beri altında ordudaki komutanların imzalarının olduğu bir takım darbe planları yapılıyor. Ateş olmayan yerden duman çıkmaz; Taraf gazetesinin, motivasyonu ne olursa olsun, doğru haber yaptığını düşünüyorum. Bu durum aynı zamanda sevindirici, çünkü darbe planları yeterli destek bulamıyor ve Türkiye'de, asker planını hazırladığı halde AKP iktidarda olduğundan beri darbe olmuyor. 27 Nisan 2007 tarihinde Genelkurmay'ın yaptığı muhtıravari açıklamadan daha öteye gidilemiyor.
Yine Balyoz planından öğreniyoruz ki asker 28 Şubat sürecinden yararlanamadığının farkında. 28 Şubat ve sonrasında yaşananların AKP'nin iki seçimde de iktidar olmasına sebep olduğunun anlaşılması, uzun vadede askerin siyasete müdahele etmesinin önünü kesebilir.
Tabi 2002 senesinden itibaren darbe olmamış olması Türkiye'de asker-sivil ilişkilerinin normale dönüştüğü söylenemez. Bu ilişkilerin şu an pamuk ipliğine bağlı olduğunu biliyoruz. Askerin darbe planlarının deşifre olması bu dengeyi nasıl etkileyecek önümüzdeki günlerde göreceğiz. Planı yapılan darbenin nasıl bir şey olduğunu anlamak isteyenlere Gavras'ın Missing filmini izlemelerini tavsiye ederim. Tabii ki de Şili'de devrilen solcu sivil iradeyi AKP iktidarı ile karşılaştırmak istemem. Aynı şekilde Türkiye ordusunun Latin Amerika'daki bilmemne ordusu olmadığını da hepimiz biliyoruz. Ancak siyaset biliminin temelinde karşılaştırmak vardır. Şili darbe tarihi ile Türkiye'deki darbe tarihinin benzerliklerini görmeden Türkiye'deki "ordu" probleminin çözüleceğini düşünmüyorum.